LOZAN’DAN SEVR’E DÖNÜŞ VE USULDE PARALELLİK
Av. Hüseyin Özbek 19 Mayıs 2025
Usulde Paralellik ilkesi, İdare Hukuku kavramıdır. Bir işlemin oluşturulmasında uygulanan usulün, o işlemin geri alınmasında da geçerli olması anlamına gelir. Bir başka söylemle, yeni bir statükonun oluşturulmasında uygulanan yöntemin, o statükonun bozularak, önceki duruma dönülmesinde de uygulanmasıdır. Bunu fermuarın kapatılıp açılmasına benzetebiliriz.
Türkiye’nin başına örülmekte olan çorabı anlayabilmenin yolu, yakın tarihle birlikte uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkileri iyi bilmekten geçiyor. Osmanlının çöküşü, işgal, kurtuluş ve kuruluş dönemleri hakkında doğru bilgilere sahipseniz, toplumsal belleği, milli duyarlılığı yok etmek için şırıngalanan narkozun etkisi geçmeden, Lozan statüsünden Sevr statüsüne dönüş aceleciliğini, usulde paralelliğin telaşlı adımlarını anında fark edersiniz.
Dostoyevski, Gogol’ün, Palto (kaput) öyküsü için ; “Biz hepimiz (Dostoyevski- Çehov- Gorki ) Palto’dan çıktık” derken, eserin, kendisinden sonra gelen yazarlar üzerindeki olağanüstü etkisini anlatmaktadır. Ülkemizdeki tekmil Kürtçü örgütlerin içinden çıktığı paltoyu, yani Kürdistan Teali (yükselme) Cemiyeti’ni bilmeden ne KCK ne de PKK anlaşılabilir.
Bölücü terör örgütünün kök atası, Kürdistan Teali (yükselme) Cemiyeti’dir. Mütareke İstanbul’unda, İngiliz doğumhanesinde, İngiliz ebenin kucağında dünyaya gözlerini açan Kürdistan Teali Cemiyeti, Bağlaşık Donanmasının boğaza demirlediği 13 Kasım 1918’in üzerinden hafta geçmeden 19 Kasım’da (resmi kuruluş 30 Aralık 1918) faaliyete geçecektir. Mütareke İstanbul’unun, Kürdistan Yükselme Cemiyeti’nin müttefiki diğer iki ihanet örgütü, İngiliz Muhipleri (dostları) Cemiyeti ve İslam Yükselme Cemiyeti de aynı doğumhanenin ürünüdür!
Vahdettin başta olmak üzere, Damat Feritlerin, Ali Kemallerin, Sait Mollaların, İskilip’li Atıfların, Şeyhülislam Mustafa Sabrilerin üyesi olduğu, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni ve bu üç ihanet örgütüyle ilişkili Hürriyet ve İtilaf Partisi’ni ayrı bir yazıda ele almak üzere biz yeniden, PKK’nın kök atası, Kürdistan Teali Cemiyeti’ne dönelim.
Şemdinan, Bedirhan, Babanzade, Berzencizade, Yemlekizade, Hetzanizade, Cemilpaşazade gibi aşiret ve ailelerin İstanbul’da yaşayan feodal önderlerinin kurucuları olduğu Kürdistan Teali Cemiyeti, İngiliz himayesinde Bağımsız Kürdistan peşindedir. Birleşik Krallık ise bölgedeki Kürt aşiretlerini kullanarak Musul petrollerini garantiye almanın hesabını yapmaktadır. Sizin anlayacağınız, Kürt devleti sözü, derebeylerini, aşiret liderlerini, İngiltere hesabına petrol kuyularının bekçiliğine ikna etmek için uzatılan horoz şekeri olarak gündeme getirilmiştir!
PKK’nın manevi mirasçısı olduğu Kürdistan Yükselme Cemiyeti’nin, Sivas Kongresini basıp, Mustafa Kemal’i ortadan kaldırıp, Ankara’da 23 Nisan 1920’de açılacak olan TBMM’yi doğmadan yok etme projesi ( Malatya Mutasarrıfı Bedirhanzade Halil’in başarısız girişimi) Yunan Ordusu Ankara’ya doğru ilerlerken kışkırtıcısı olduğu Koçgiri isyanı ve diğer ayaklanmalar, Milli Mücadelenin zafere ulaşmasını engelleyemeyecektir. Cemiyetin, 31 Mart 1920’de, Ali Kemal’in başyazarı olduğu, Mütareke Medyasının amiral gemisi olan Peyam-ı Sabah Gazetesi’ ne verdiği ilanda, Kuvayı Milliye’yi, “Bolşevik fikirlere sahip yersiz yurtsuz serseriler” olarak nitelemesi gerçek yurtsuzların kimler olduğunun ibretlik belgesi olarak not edilmelidir.
Yok oluşun ilk istasyonu, Mondros Mütarekesi, son istasyonu ( ölüm istasyonu ) Sevr Antlaşması idi. 19 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922’ye uzanan üç yıllık ölümüne mücadeleyle ulaşılan kurtuluşun ilk istasyonu Mudanya Mütarekesi, son istasyonu ise Lozan Antlaşması’ dır.
Millete, barış kardeşlik, akan kanın durması tatlandırıcısıyla içirilmek istenenin baldıran zehiri olduğu görülmelidir. Kurulan sinsi kumpasın, Türkleri, Lozan istasyonundan Sevr istasyonuna geri göndermek, cennet vaat ederek cehennem yolculuğuna çıkarmaktan başka bir şey olmadığının farkına varılmalıdır!
Söz konuşu olan emperyalizmin kuklası, bölgesel tetikçisi, petrol kuyularının bekçisi bir Kürdistan ise gerisi teferruattır öyle mi!
Mudanya’dan Lozan’a nasıl ulaşıldıysa, usulde paralellik yöntemiyle, Lozan’dan Sevr ‘e dönüşe milleti ikna etmek öyle mi!